McKinsey’nin “Superagency in the Workplace” raporuna göre, çalışanlar yapay zeka çözümlerini yöneticilerinin tahmin ettiğinden çok daha hızlı benimsiyor.

McKinsey’nin “Superagency in the Workplace” raporuna göre, çalışanlar yapay zeka çözümlerini yöneticilerinin tahmin ettiğinden çok daha hızlı benimsiyor. Yapay zeka tabanlı uygulamaları hali hazırda kullanan çalışanlar, bu alanda daha fazla eğitim ve destek beklediklerini de dile getiriyor.

CBOT olarak, şirket içi çalışanlar için geliştirdiğimiz Dijital İş Arkadaşları ile bu ihtiyaca yanıt veriyoruz. İnsan Kaynakları, Bilgi Güvenliği ve Müşteri Hizmetleri gibi birçok alanda çalışanlara destek sağlayan bu çözümler, iş süreçlerini daha verimli ve etkili hale getiriyor. McKinsey raporunun ortaya koyduğu bulgular da gösteriyor ki, şirket içi çalışanların bu dijital yardımcılara olan ihtiyacı her geçen gün artıyor.

Gelin şimdi bu raporun detaylarına bakalım.

Çalışanlar, Yapay Zekâyı Yöneticilerinin Düşündüğünden Daha Sık Kullanıyor. Peki, Yöneticiler Bunun Farkında mı?

McKinsey’nin son anketine göre, çalışanların %94’ü ve C-suite liderlerinin %99’u üretken yapay zekâ (Gen AI) araçlarına aşina. Ancak, yöneticiler çalışanlarının bu teknolojiyi ne kadar yaygın kullandığının henüz farkında değil.

Üst düzey yöneticiler, çalışanların yalnızca %4’ünün günlük işlerinin en az %30’unda Gen AI kullandığını düşünürken, çalışanların kendi beyanlarına göre bu oran aslında üç kat daha yüksek! Ayrıca, yöneticilerin yalnızca %20’si çalışanların bir yıl içinde günlük işlerinin %30’undan fazlasında Gen AI kullanacağını tahmin ederken, çalışanlar bu oranın %47’ye ulaşacağını öngörüyor.

Çalışanlar, Yapay Zekâya Olan Yaklaşımlarında Dörde Ayrılıyor

McKinsey’nin araştırmasına göre, çalışanlar yapay zekâya yönelik tutumlarına göre dört farklı gruba ayrılıyor: Bloomers, Gloomers, Zoomers ve Doomers.

Bloomers (%39) – AI konusunda iyimserler, şirketleriyle iş birliği yaparak sorumlu çözümler geliştirmek istiyorlar.
Gloomers (%37) – AI’ya daha şüpheci yaklaşıyorlar ve sıkı düzenlemeler getirilmesini savunuyorlar.
Zoomers (%20) – AI’nın hızlı bir şekilde, minimum kısıtlamayla uygulanmasını istiyorlar.
Doomers (%4) – AI’ya tamamen olumsuz bakan, risklerine odaklanan bir grup.

Çalışanlar Yöneticilerinden Yapay Zekaya Adaptasyon için Daha Fazla Destek Bekliyor

McKinsey’nin araştırmasına göre, çalışanlar yapay zekânın işlerini önemli ölçüde etkileyeceğine inanıyor ve bu değişime ayak uydurabilmek için şirketlerinden daha fazla yatırım bekliyor. Ankete katılanların neredeyse yarısı, verilecek yapay zeka eğitiminin adaptasyonu hızlandırmanın en etkili yolu olduğunu düşünüyor. Bunun yanı sıra, beta sürümleri veya pilot projeler aracılığıyla AI araçlarına erişim sağlanmasının önemli olduğunu belirtiyorlar. Çalışanlar ayrıca, maddi ödüller ve takdir gibi teşviklerin yapay zekâ kullanımını artırabileceğini ifade ediyor.

Ancak bu beklentilere rağmen, şirketler çalışanlarına yeterli destek sunmuyor. Anket sonuçları, çalışanların beşte birinden fazlasının ya çok az destek aldığını ya da hiçbir destek görmediğini ortaya koyuyor. İş dünyasında yapay zekanın etkisinin hızla arttığı bu dönemde, çalışanların yetkinliklerini geliştirebilmeleri için şirketlerin daha fazla eğitim ve destek sağlaması kritik bir hale geliyor.

Uluslararası Çalışanlarda Durum Biraz Daha Farklı

McKinsey’nin araştırmasına göre, yapay zekâ adaptasyonu konusunda küresel trendler büyük ölçüde benzer olsa da, eğitim ve destek konularında ülkeler arasında önemli farklılıklar var. Avustralya, Hindistan, Yeni Zelanda, Singapur ve Birleşik Krallık’taki çalışanlar, ABD’li meslektaşlarına kıyasla AI becerilerini öğrenmek için çok daha fazla kurumsal destek aldıklarını belirtiyor.

Anket sonuçlarına göre, uluslararası çalışanların %84’ü yapay zekâ eğitimi için önemli veya tam destek aldıklarını söylerken, ABD’de bu oran yalnızca yarıdan biraz fazla. Bununla birlikte, uluslararası çalışanlar iş yerinde gen AI araçlarının geliştirilmesine katılma konusunda daha fazla fırsata sahip. Beta testlerine katılma, geri bildirim sağlama ve yeni özellikler talep etme gibi alanlarda ABD’li çalışanlarla aralarında en az 10 puanlık bir fark bulunuyor.

Y Kuşağı AI Dönüşümünün Lokomotifi Olabilir

Günümüz iş dünyasında 35-44 yaş arası Y kuşağı, şirketlerde yönetici ve ekip lideri olarak önemli bir rol üstleniyor. McKinsey’nin son raporuna göre, bu yaş grubundaki profesyoneller, yapay zekâya yönelik en yüksek deneyime ve heyecana sahip olduklarını belirtiyor. Bu da onları dönüşümsel değişimin öncüsü haline getiriyor.

 

Y Kuşağı En Aktif Yapay Zekâ Kullanıcı Nesli

Araştırma verileri, 35-44 yaş arasındaki çalışanların %62’sinin yapay zekâ konusunda yüksek düzeyde uzmanlığa sahip olduğunu gösteriyor. Bu oran, 18-24 yaş arası Z kuşağında %5065 yaş üstü bebek patlaması kuşağında ise %22 seviyesinde. Bu da Y kuşağının yapay zekâ benimsenmesinde kritik bir rol oynayabileceğini ortaya koyuyor.

Liderler Bu Dönüşüme Nasıl Katkı Sağlayabilir?

Şirketlerde yönetici pozisyonunda bulunan Y kuşağı, ekiplerini daha yetkin yapay zekâ kullanıcıları haline getirmede kritik bir rol oynuyor. McKinsey’nin araştırmasına göre, yöneticilerin üçte ikisi ekiplerinden haftada en az bir kezyapay zekâ araçlarının kullanımıyla ilgili sorular alıyor. Aynı zamanda benzer bir oran, yapay zekâ araçlarını problem çözme sürecinde ekiplerine önerdiklerini belirtiyor.

Liderler harekete geçme alanına sahip oldukları için daha cesur olabilirler.

Pek çok dönüşüm sürecinde çalışanların değişime direnç gösterdiği bilinir. Ancak yapay zekâ farklı! Çalışanların bu teknolojiye aşinalık seviyesi yüksek ve yapay zekâ kullanımına hazırlar. Bu durum, iş dünyasındaki liderler için hızlı harekete geçme fırsatı sunuyor.

Liderler ne yapabilir?

  • Çalışanların yapay zekâyı nasıl kullandıklarını ve işlerini nasıl dönüştürebileceklerini dinleyerek ihtiyaçlarını belirleyebilirler.
  • Ekiplerine gerekli eğitimleri sunarak, yapay zekâ adaptasyonlarını hızlandırabilirler.
  • Yöneticileri güçlendirerek, yapay zekâ kullanım senaryolarını pilot aşamadan ölçeklenebilir hale getirebilirler.

💡 Bu fırsat kaçırılmamalı! Yapay zekâ olgunluğuna ulaşmak isteyen şirketlerin, bu süreci hızlı ve kararlı bir şekilde yönetmesi kritik önem taşıyor. Gecikmek, rekabette geriye düşmek anlamına gelebilir.