Diyalogsal Yapay Zekanın Metaverse’deki Rolü

Metaverse’ün internetin yeni hali olacağı yönünde yaygın bir kanı söz konusu. Meta’nın CEO’su Zuckerberg, Metaverse’ün “mobil internetin geleceği” olacağını söylüyor. Gerçekçi tahminlerde bulunmak için çok erken olsa da, kuruluşların ve şirketlerin bu yeni dünyayı anlaması ve olası fırsatları değerlendirmesi gerektiğini söylemek yerinde olur. Biz de bu blogda, Metaverse tarafından sunulacak belli başlı yeni fırsatlar ve diyalogsal yapay zeka alanının Metaverse’deki rolüne değineceğiz.  

Gartner, Metaverse’i “gelişmiş fiziksel ve dijital gerçekliğin yakınsaması ile oluşturulan ortak bir sanal açık alan” olarak tanımlıyor ve “fiziksel olarak kalıcıdır ve gelişmiş sürükleyici deneyimler sağlar.” diye ekliyor. Gartner, 2026 yılına kadar insanların %25’inin, iş, alışveriş, eğitim, sosyal medya ve/veya eğlence için günde en az bir saatini Metaverse’de geçireceğini öngörüyor.

Gartner’a göre, bu alan, artırılmış gerçeklik (AR), esnek çalışma modelleri, başa takılan ekranlar (HMD’ler), artırılmış gerçeklik bulutu, nesnelerin interneti (IoT), 5G, yapay zeka (AI) ve mekansal teknolojiler (spatial technologies) dahil olmak üzere birden fazla teknoloji ve trend gerektirdiği için bir “kombinatoryal yenilik” alanı.

Markalar Metaverse’de Nasıl Yer Alacak? 

Metaverse, nihai biçiminde, gerçek dünyanın dijital temsili olacaksa, bireyler orada gerçek hayatta deneyimlemeleri zor veya maliyetli ve hatta imkansız olan şeyleri kolayca deneyimleyebilir. Şirketler için ise, Metaverse, gerçek dünyada yapamayacakları veya sanal dünyada daha iyisini yapabilecekleri sayısız fırsat sunabilir. Bu noktayı göz önünde bulunduran marka ve kurumlar, bu yeni ortamda hedef kitleleriyle etkileşim kurmanın yollarını bulmaya çalışacaklar.

Metaverse’de uygulanabilecek birkaç kullanım örneğinden bahsedelim.

  • – Daha kapsamlı bir öğrenme deneyimi sunan yeni eğitim ve öğretim yolları mümkün olacaktır. Yükseköğretim ve askeri eğitim kurumlarının gerçek dünyada zor ve maliyetli olan eğitim alanları için Metaverse’de yeni bir öğrenme ortamı oluşturacağı öngörülmekte. Metaverse, birçok sektöre eğitim programları açısından yeni fırsatlar sunacaktır.
  • – Pandemiden bu yana iş hayatının özünü değiştirmiş olan “sanal etkinlikler”in Metaverse’de, daha entegre ve etkileşimli olmasını bekleyebiliriz. Sanal konserler, lansman toplantıları, eğlence ortamları ve diğer birçok format Metaverse’de mümkün olabilir.
  • – Perakende sektörü için, sanal mağazalar ile müşteri etkileşimini arttırabilecekleri ve yeni alışveriş deneyimi biçimleri sunabilecekleri fırsatlar doğabilir. Test sürüşü yapmak veya yeni bir giysi denemek gibi ürün ve hizmetlerin kullanıcı ile buluşturulması, demoların yapılması mümkün olacaktır. Metaverse’de ünlülerin avatarlarını sanal marka elçileri olarak kullanmak gibi daha yaratıcı yollar da denenebilir.
  • – Şirketler ve kurumlar, Metaverse’de yalnızca müşterilerle etkileşime geçmekle kalmayacak, aynı zamanda çalışanlarla daha iyi etkileşim ve işbirliğinin yollarını bulmaya çalışacaktır. Dolayısıyla iş hayatının özü ve parametreleri pandemiden sonra bir kez daha derin şekilde etkilenebilir.
  • – Müşteri desteği, Metaverse’de gerçekleştirilebilecek bir diğer önemli alan. Şirketler, bu yeni dünyada müşterilerine yardım etmeye hazır olmalı. Şirketler burada, sanal destek temsilcileri, sanal rehberler ile müşteri desteği hizmeti sunacaktır. 
  • – Metaverse, sosyal medya etkileşimlerinin yeni modu olabilir.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ancak bir şey çok açık ki, bu yeni dünya şirketler ve kurumlar için müşteri ve çalışan etkileşimlerinin dinamiklerini değiştirme potansiyeline sahip. Metaverse, mobilin icadından sonra karşımıza çıkan yeni etkileşim modu olabilir. Bunu göz önünde bulundurarak, “dijital insan” kavramını ve bu yeni dünyada nasıl bir rol oynadıklarını düşünmemiz gerekiyor.

Dijital insanlar?

Metaverse, kullanıcıların, diğer kullanıcılar, 3D dijital nesneler, sanal avatarlar veya dijital insanlarla etkileşime gireceği karmaşık bir ortam olacak gibi görünüyor. Dijital insanlar, bugün kullanılan sanal asistanların, sanal bir dünyadaki eylemlere tepki ve yanıt verebilen 3D versiyonları gibi düşünülebilir. Markalar, bu dijital insanları, müşterilerine alışverişte yardımcı olmak, bir süreç boyunca onlara rehberlik etmek veya bir müşteri destek temsilcisi olarak sorularını yanıtlamak için işe alabilir. Bu tür işlevleri yerine getirmek için, yapay zeka destekli anlama yeteneklerini içermeleri, bir konuşmayı sürdürmeleri, tavsiyelerde bulunmaları, sosyal konuşmalar ve şakalar yapmaları ve bir insan gibi bazı duygusal tepkiler vermeleri gerekecektir. Markalar, müşteri kazanmak, ürünlerini satmak ve müşterilerine destek sağlamanın yanında çalışanlarını işe almak, şirkete katılımlarını sağlamak ve bağlılıklarını artırmak için de bu tür karakterleri kullanmanın sonsuz yollarını bulacaktır. Dijital insanlar, insana ne kadar benzerlerse, kullanıcıların onlarla etkileşime geçmesi ve Metaverser’de bulunmaya devam etmesi o kadar mümkün olacaktır. 

Diyalogsal Yapay Zekanın Rolü: Dijital insanların insana yakın hale getirilmesi 

Ölçeklenebilir ve gerçekçi sanal dünyalar yaratmanın en önemli gerekliliği, artırılmış ve sanal gerçeklik (AR/VR) ve yapay zeka gibi gelişmekte olan teknolojilerin kombinasyonunu kullanmaktır. Elbette, bu dijital insanların arkasındaki temel teknoloji, onlara bir “hayat” verecek olan teknoloji olan sese dayalı diyalogsal yapay zeka  olacaktır. 

2017 yılından itibaren chatbotlara ve sanal asistanlara alıştık, birçok şirket kullanıcılarına bilgi sağlamak ve çeşitli işlemleri yerine getirmek için sofistike chatbotlar ve sanal asistanlar kullanıyor. Dijital insanlar bir adım daha ileri gidecek ve yüz, beden ve kişiliğe sahip olacak; metin ve sese dayalı konuşma yeteneklerine ek olarak yüz ifadeleri, beden dili, duygular ve fiziksel etkileşimler gibi birçok modalite ile etkileşime girebilecek.

Bu dijital insanların işlevi ne olursa olsun, ister bir satış & pazarlama aracı, ister müşteri/çalışan destek temsilcisi olsunlar, ses teknolojisi metinden daha önemli olacak. İnsanlar onlarla yazışmak yerine konuşmayı tercih edecek ve markalar, müşterilerini kendi alanlarında tutmak için en gelişmiş teknolojiyi en iyi müşteri deneyimi tasarımıyla bir araya getirmeye çalışacak. Deneyimlerinin doğal ve akıcı olmasını sağlamak isteyecekler. Ayrıca, kullanıcıların dijital insanlara bir çok dil ile erişileceği, yapay zeka tarafından saniyeler içinde yürütülen bir çeviri sayesinde, dünyanın her yerinden kullanıcıların aynı dijital insanı ana dillerinde kullanmalarına olanak sağlanacağı öngörülüyor. 

Bu nedenle, sese dayalı diyalogsal yapay zeka alanının benzersiz bir rol üstleneceğini ve yeni dünyada gerçek ile sanal arasında önemli bir köprü olarak daha fazla odaklanılan ve yatırım yapılan bir alan olacağını söylemek mümkün.  Markalar ve kurumlar Metaverse’i dijital insanlarıyla doldurmaya başlayacak ve sanal çalışanlarını daha iyi becerilerle daha sofistike hale getirmek isteyecekler. Şirketler, kullanıcıları mümkün olduğunca uzun süre Metaverse’de tutmak için kusursuz deneyimler oluşturmaya odaklanacaktır. Örneğin, kullanıcılara, Metaverse’de oyun oynarken veya sohbet ederken, yemek siparişini Metaverser’den çıkmadan vermenin imkanları sunulacaktır. 

Sonuç

Metaverse çok erken bir aşamada, ancak eğer Metaverse internet için mobilden sonraki büyük dönüm noktasıysa, dijital etkileşimlerimizi ve tüketim yapılarımızı derinden değiştirme potansiyeline sahip demektir. Şirketler, kamu kurumları ve STK’lar, müşteri desteği, satış ve pazarlama, çalışan katılımı / bağlılığı, eğitim, halkla ilişkiler ve daha fazlasını içeren çok alanda bu yeni ortamın olanaklarından yararlanmanın yollarını arayacak.

Metaverse, dijital etkileşimin yeni modu olabilir, ancak bugün öncelik verdiğimiz kavramlar, örneğin basit, kişiselleştirilmiş ve kusursuz deneyimler sunma konusu yeni ortamda da geçerliliğini koruyacak. Birçok şirketin bunu çok kanallı stratejilerinin bir parçası olarak gördüğünü ve birçok teknoloji şirketinin şimdiden makro düzeydeki stratejilerini bunun üzerinde tanımladığını söyleyebiliriz.

Mobile-first ve AI-first’ten sonra sonra “virtual-first” olarak adlandırılan Metaverse ile yeni bir mega trend ile mi karşı karşıyayız, bunu zaman gösterecek.